Bilinç Öncesi ve Bilinç Dışı Nedir


Bilinç (Conscious): Herhangi bir anda haberdar olduğumuz tüm duygu ve yaşantıları içerir. Freud’a göre duygu, düşünce ve anıların yalnızca küçük bir bölümü kişinin bilinç alanındadır. Böyle olmasaydı çok sayıda uyaranın etkisi altında dayanılması güç bir durumla karşı karşıya kalırdık.

Bilinç Öncesi (Preconscious): Herhangi bir anda bilinç düzeyinde olmayan, fakat küçük bir çabayla ya da kendiliğinden kolayca bilince çıkarılabilen yaşantılardır. 
Bilinçten silindiği sanılan, çeşitli uyaran ve çağrışımlarla yeniden bilinç düzeyine gelebilen anılar, duygular, dürtüler, bilinç öncesinin içeriğini oluştururlar. Bilinç öncesinin işleyişi, bilinç dışının işleyişine kıyasla daha denetimli ve disiplinlidir; bu nedenle dış gerçekliği hesaba katarak doyumdaki gecikmeleri hoş görebilir. 

Bilinç Dışı (Unconscious): Kişinin özel bir çabası ile bilincine getiremediği, günlük yaşamına simgeler yolu ile yansıyan tüm dürtüler, içgüdüler, toplum tarafından kabul görmeyen arzu, istek ve bastırılmış yaşantılardır. 
Bilinçdışına itilmiş istek ve anılar, yer ve zamandan bağımsız olarak eski güçlerini devam ettirdikleri için davranışları etkileyebilir ve denetimsiz kalabilirler. Bilinçdışındaki materyale ancak serbest çağrışım ile ulaşılabilir.

Genelde travmatik bir şey olduğunda, bu, sinir sistemimde orijinal resim, sesler, düşünceler ve duygularla birlikte hapsolur. Deneyim orada kilitli olduğundan hatırlatıcı bir şey ortaya çıktığında yeniden tetiklenmeye devam eder.
Bu, kontrol edemiyor gibi göründüğümüz pek çok rahatsızlık, korku ve çaresizlik gibi olumsuz duyguların temelini oluşturuyor olabilir. Bunlar aslında geçmiş tecrübeyle bağlantılı duyguların tetiklenmesidir.

Rahatsızlık verici olaylar #beyinde izole olmuş bir anı ağında depolanabilir. Bu durum kişinin psikolojik olarak sağlıklı olmasını engeller. Eski malzeme defalarca tetiklenir durur. Bu durumu çözmek için ihtiyacınız olan bilgi beynin başka bir yerinde, başka bir ağdır.

EMDR “Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işlenme”ye başlandığında  bu iki ağ birbirine bağlanıp, yeni bilgi zihne girip eski sorunlar çözülebilmektedir.

Balıkçıların hayatlarının yarısını karada ağlarını tamir ederek geçirmelerinin sebebi de ağ temizlemesidir..
Nereye atılırsa atılsınlar, ağ gözlerini tıkayan her türlü atık, döküntü ve balçık toplanır ve deniz yosunları ağ iplerinin her yanına dolanır. Bunlar zamanla ağı aşındırarak delikler ve sızıntıya neden olan açıklıkları oluşturur. Müdahale edilmediği takdirde, çok geçmeden tüm ağ kullanılmaz hale gelir.

Beyin de akson ve sinapslardan oluşmuş bir ağdır ve düşünce okyanusuna atıldıkça ne yazık ki hasar ve aşınmaya maruz kalır. 

Uzman Sosyolog Terapist
Kürşat Şahin YILDIRIMER
0532 603 30 06

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Davranış Kalıpları

Evlilikte cinsel yaşantımızı gölgeleyen sorunlar