Evlilikte cinsel yaşantımızı gölgeleyen sorunlar


 Evlilikte cinsel yaşantımızı gölgeleyen sorunlar


Kimi zaman kendimiz de farkına varmadan çocuklarımızın cinsel yaşantımızı karıştırmasına yol açarız. Bu konuyu durup doğru dürüst düşünmezsek cinsel yaşantımızdaki kısıtlanmayı sözüm ona mantıklı birtakım sebeplere bağlayabiliriz.


Çok yoruluyoruz, çocukları yedir,yıka yatır, ortalığa çeki düzen ver, derken başka bir şey yapacak halimiz kalmıyor..


Ne var ki bu da gene çocukları bir tür siper olarak kullanmaktır. Cinsel yaşantımızı gölgeleyen sorunları kendi kendimize ya da eşimizle çözümleyeceğimiz yerde çocukların ardına saklanmaktayız.


Bunun en iyi örneklerinden biri, Tekin'le Fatma'nın yaşantısıdır. 


Tekin: ''Evlenmeden önce ve yeni evlendiğimiz sıralarda Fatma'yla ben, birbirimize deli gibi düşkündük'', diye anlatmıştı terapide. ''Öylesine seviyorduk ki birbirimizi. Her şey çok güzeldi. Derken üst üste iki çocuğumuz oldu. Fatma fevkalade bir anne olup çıktı...''

Fatma'ya göre de Tekin çok iyi bir baba olmuştu. Çok çalışmıştı. Bir ev, iki araba almışlardı. Görünürde ideal bir aileydiler. Çok mutluydular, ne var ki içyüzleri bambaşkaydı. Cinsel istekleri kalmamıştı. Cinsel ilişkileri yok denecek kadar azalmıştı. O da Tekin'in bazen birden bu kadar uzun süre cinsel ilişkide bulunmamanın normal olmadığını düşünmesiyle gerçekleşiyordu.


Derken bir yaz, çocukların ikisi de tatil kampına gider. Tekin'le Fatma'nın da eski ateşleri yeniden, tüm gücüyle alevlenir. Eski günlerdeki gibi birbirlerine doyamıyorlar dı.


Yani çocuklardan önceki gibi...


Tekin ile Fatma'nın cinsel ilişki isteklerini söndüren etken, çocukların varlığı ve yükü değildi, gerçekte. İşlerin ağırlığını, yorgunluklarını bahane etmişlerdi. Gerçekte onları köstekleyen şey rol değişimi olmuştu. Yani çoluk çocuğa karışan, büyük bir evi çekip çevirmeye çabalayan Fatma, Tekin'nin gözünde zamanla ''Fatma'' olmaktan çıkıp ''ana'' olmuştu. Çoluğuna çocuğuna iyi bir yaşam sağlamak için çalışıp çabalayan, akşamları TV seyrederken uyuklayan Tekin de Fatma'nın gözünde ''baba''yı simgelemeye başlamıştı. 


Ee, insan da annesi ya da babasıyla yatamayacağına göre...


Cinsel istekler saklanmalı, bastırılmalı, susturulmalıydı. Nitekim de uzun süre öyle oldu.


Ancak çocukların ikisi de kampa gittiği yaz Fatma'yla Tekin birbirlerinin gözünde gene Fatma'yla Tekin olmaya başladılar. Sabah akşam onlara ana baba olduklarını hatırlatan olmayınca gene eski ''dişi'' ve ''erkek'' rollerini benimsediler; cinsel istekleri yeniden canlandı. Ne var ki çocuklar kamptan dönünce gene eski tutumlarına döndüler.


Çeşitli duygusal nedenlerle cinsel ilişkiden kaçınmaya dayanak arandığında ''çocuklar'' oldukça uygun bahane yaratır.


 Bir gün terapide genç bir anne şöyle dedi:


''Yatağa yattığım zaman bile aklım fikrim çocuklarımda. Kırk kez kalkıp üstlerini örtüyorum. Yatak odamızın kapısını hep açık tutuyorum ki bir şey olursa duyabileyim diye. Yatak odamızın kapısının kapalı olmasını vee öyle uyuyabilmeyi düşünemiyorum bile.''sonra durdu ve ekledi: ''Tabii kapı açık olunca onlar da bizi duyuyorlar. Ben de bunu kocama karşı kullanıyorum. 'Çocuklar bizi duyarlar' diyerek, bana yaklaşmasını engelliyorum.''


Çocukların cinselliğe siper olarak kullanıldığı çok daha karmaşık bir başka durum da, çocukların duygusal olarak karı ya da kocanın yerine konmasıdır; ''Oğlumla ben birbirimize öyle yakınız ki! Kocamla aramdaki yakınlıktan çok daha ileri bir şey. Benim her şeyim o.''


İnsanın kendi çocuklarını eşinin yerine koyup, onu her şeyi yapmasının ardında yatan gerçek hayal, eşin yerine ana ya da babamızın konmasıdır. Böylece cinsel ilişkiden kaçınma isteğini oluşturan duygusal nedenler sağlanmış olur.


Evlilikte çocuk eşe yeğlendi mi doğal olarak buna kızar, gücenir. Karı koca arasındaki çekişme ve çatışmalar giderek yoğunlaşır. Çocuk da arada kaldığı için elbet ruhsal ve duygusal yönden sağlıklı yetişemez. Eşlerden biri öbüründen kaçınmak için ya da ikisi de birbirlerinden uzak durmak için çocuğu kullanmaktadırlar. Yuvadaki geçimsizlik ve mutsuzluk artar. 

 

Bu tür sorunlarımız olduğunu düşünüyorsak yapılacak en iyi iş bir uzmana başvurmaktır. 


Sevgiyle Kalın 


Dr.Psikolog-Refleksolog 

Kürşat Şahin YILDIRIMER 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilinç Öncesi ve Bilinç Dışı Nedir

Davranış Kalıpları