NARSİS EFSANESİ

NARSİS EFSANESİ
Narsis efsanesi benliğin yitirilişindeki trajedeyi, ‘narsis rahatsızlanma’ dediğimiz durumu anlatır.

Kendini durgun suyun aynasında yansıtan Narsis, mutlaka annesinin de gurur duyduğu, güzel yüzüne aşık olur. Peri Echo da onun güzelliğini sürekli doğrular, çünkü Narsis’in güzelliğine aşıktır. Fakat Echo’nun bu doğrulamaları aslında Narsis’i yanıltmaktadır.

Sudaki yansısı da Narsis’i yanıltmaktadır, çünkü sadece onun mükemmel olan, parlak olan yanını yansıtmakta, fakat diğer yanlarını göstermemektedir; örneğin Narsis bedeninin arkasını ve gölgesini hiç görememiştir. Bunlar onun için bir sır olarak ve o çok sevdiği yansısının dışında kalmıştır.

Bu kendine hayran olup büyülenme hali büyüklük tutkusu ile ‘kendine’ kavuşmak için duyulan yıpratıcı, acı verici özlem de bunalım ile benzeşmektedir.

Narsis güzel bir delikanlı olmaktan başka hiçbir şey istememiş, gerçek benliğini tümüyle inkar etmiş ve yalnızca o güzel yansıması ile bir ve bütün olmayı dilemiştir…
Ve bu da onu ‘kendinden’ vazgeçmeye, ölüme, örneğin Ovid’in yorumladığı şekilde bir çiçeğe dönüşmeye götürmüştür… Bu ölüm ‘sahte benliğe’ saplanmanın mantıksal bir sonucudur.

Çünkü bize canlılık veren, yaşamımıza derinlik katan ve bizi belli düşüncelere kavrayışlara yönelten yalnızca ‘iyi’ ve ‘güzel’ olan duygular, ‘hoşa gidenler’ değildir; çoğu zaman özellikle bizi tedirgin eden o uyumsuz, kaçmaya çalıştığımız duygulardır.

Çaresizliğimiz, utançlarımız, kıskançlıklar, şaşkınlıklar, öfkeler ver derin bir yas…

Bütün bunlar terapi sürecinin kapsamında yaşanabilir, anlaşılabilir ve sonra ilişkili oldukları olgulara, olaylara ve kişilere bağlanır.
Böyle olunca terapi sürecimiz ‘güzel bir yüzden’ çok daha zengin olan iç dünyamızın aynası olur. 

Narsis idealize ettiği yansısına aşıktır; fakat ‘büyük’ olmaya çabalayan ‘NARSİS’de bunalımlar altında ezilen ‘NARSİS’de ‘kendini’ gerçekten sevemez.
Sahte benliğine duyduğu tutkulu hayranlığı hem başkalarını sevmesine, hem de –görünenin aksine- bütünüyle ona emanet edilen tek insanı, ‘kendini’ sevmesine engel olmaktadır.

Kürşat Şahin YILDIRIMER
Uzman Sosyolog-Terapist
0532 603 30 06

Kaynakça: MILLER

NOT: Yunan Mitolojisinin bir figürü olan Narcissus/Narsis ya da dilimizdeki adıyla ‘NERGİS’ nehirler tanrısı Cephissus’un oğludur. Narsis insanları hayrette bırakacak kadar güzeldir, fakat aynı zamanda güzelliğinden dolayı kibir içinde ve sevmeyi olduğu kadar başkasının sevgisine yönelmeyi de bilmeyen bir gençtir.
Nymph Echo/Eko(nimf/Yunan Mitolojisinde peri figürü) Narsis’e duyduğu büyük aşkla onun her isteğini yerine getirir, fakat karşılık göremediği bu aşkın kederleri ile giderek tükenerek ancak duyalabilir bir ses, bir yankı (Echo/Eko) halini alır.
İntikam tanrıçası Nemesis taş yürekli Narsis’i cezalandırmaya karar vererek onu durgun bir suyun kıyısına gönderir. Su içmek için kaynağa eğilen Narsis sudaki kendi yansımasını görünce onmaz bir biçimde yansısına aşık olur: Fakat yansısı kendisine dilediği karşılığı veremediği için Narsis de karşılıksız kalan bu aşkı sonucunda tükenip yok olur ve tanrılar onu sonunda sarı bir çiçeğe, bugün de onun adını taşıyan ‘NERGİS’e dönüştürürler.
Kaynakça: Ovid/Publius Ovidüs Naso; M.Ö.43-M.S.18; Romalı Ozan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilinç Öncesi ve Bilinç Dışı Nedir

Davranış Kalıpları

Evlilikte cinsel yaşantımızı gölgeleyen sorunlar