Kayıtlar

Aralık, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kadınlar erkekleri zannettikleri kadar iyi tanımazlar

Resim
Kadınlar erkekleri zannettikleri kadar iyi tanımazlar. Yüzyıllar boyunca erkeklere uyum sağlama becerisinde hatırı sayılır hünerler edindiler; ama bu onları tanıdıkları anlamına gelmez. Erkek çocukların erkekliğe geçiş sürecinde yüzleşmek zorunda oldukları karmaşık çaba hakkında hiçbir fikri bulunmayan kadınlar, çoğunlukla, yaşamın erkekler için -kendi yazgılarına oranla- daha kolay olduğu kuruntusuna kapılırlar. Bir erkek çocuğun, yaşama başladığı ilk andan itibaren yanında olmuş, vazgeçilmez besleyici ve büyütücüsünden, yani annesinden, kendi başına deneyim kazanabilmesi adına koparıp ayırdıktan sonra    örneklemeyle ya da eğitimle öğrenemeyeceği bu uzun ve çetin yol konusunda, kadınlar bilgi sahibi değildir.  Bir kızın, annesine benzemeye çalışmakla kolayca aşabileceği geçiş döneminde, erkek çocuk, annesinden farklı olmayı öğrenmek ama aynı zamanda o farkın bir tür karşıtlık ya da korkuya dönüşüp bozulmamasına dikkat etmek zorundadır.  Ne yazık ...

Çocukluk geçmişine ait ilk anılar

Resim
Önceleri kendime çocukken içinde bulunduğumuz yalnızlığın ve terk edilmişliğin ne kadar büyük olduğunu kavrayabilmemizin mümkün olup olmadığını sorardım. Artık bunu kavramanın mümkün olduğunu biliyorum... Burada yalnızlığından söz ettiğim çocuklar sahipsiz ve kendi başına bırakılmış olanlar ve bu gerçekle büyüyerek hayat çarkına karışanlar değildir. Pek çok, özenle büyütüldüğünü savunan ve mutlu bir çocukluk tablosu çizen insan da terapide çare aramaktadır; sözünü ettiğim kimseler bunlardır. Bu insanlar imkanları olan, üstelik geliştirebilecekleri birçok yeteneklere sahip bulunan, zengin üretimlerinden, üstün performanslarından ötürü kutlanan kimselerdir.    Bunlar çocukken daha bir yaşına varmadan altlarını kirletmemeyi öğrenmişlerdir; çoğu henüz beş yaşına varmadan küçük kardeşlerinin bakımına adamakıllı katkıda bulunmuştur. Genelde geçerli olan düşünceye göre, çoğu zaman ana/babaların ‘medar-ı iftihari’ olan bu insanların güçlü ve karalı bir öz güvene sahip...

Kadının Işığı

Eğer bir erkek cesaretini kaybederse bir kadın ona kendini iyi hissetmesini sağlayacak bakışı ve tılsımı verebilir. Burada, erkek psikolojisinde yer alan garip bir boşluk göze çarpar. Çoğu erkeğin kendi değerinin farkına varması, eşi ya da annesi gibi kadın veya tam anlamıyla animasının bilincinde olması nedeniyle gerçekleşmiştir. Kadın lambayı yakarak erkeğin farklılığını görür ve ona da gösterir. Bir erkek, aile içinde ışığı yakalamak konusunda genellikle kadına bağımlıdır, kendisi bu anlamı bulmakta yeterli özelliklere sahip değildir. Yaşamına bir başkası anlam katmazsa her şey kuru ve boştur onun için.  Kısacası, bir kadın günün karmaşasını anlamlı hale getirebilir ve erkek de buna minnettar kalır. Erkek, kadının bu özelliğini bilir ve onu ister, ışık yayması için küçük olanaklar yaratıp kadının bu yanını kamçılar. Eve gelip günün olaylarını anlattığında kadından onları anlamlı kılmasını bekler. Bu, kadının ışık saçma özelliğidir. Işığın ya da bilincin ...

Günlük Yaşamımızda Hayali Diyaloglar

Resim
Sosyolog psikolog Erving Goffman araştırması banyo ve arabalarımızın mahremiyetinde, yetişkin olarak kendimizle konuşmaya devam ettiğimizi göstermiştir (yakalandığımız zaman utansak da). Projelerimizden bahsederiz, birisiyle yaptığımız bir münakaşayı hatırlarız, yaptıklarımızdan yargısal olarak konuşuruz ve cesaret verici sözler veya otoriter bir sesle suçlamalarda bulunuruz.  Kendimizle konuşmaya karşı bir sosyal tabu olmasına rağmen, bunu yaparız. Aslında bir balık için su ne ise biz de onu öyle görürüz ve kafamızda sürekli olarak diyaloglar kurarız. Başka bir ifadeyle, her zaman kendimizle konuşuruz. Sorun şu ki bu konuşmaların çoğu pasif kalmaktadır. Eski kasetleri yeniden çalarız ve onlarla aktif olarak meşgul olmadan birçok kere aynı eski bilişsel modelleri tekrarlarız. Ne yazık ki hayali diyaloglar sohbetlerimizin tanrılarla, meleklerle, perilerle veya diğer görünmez karakterlerle olmadığına dayanan gerçekliğin seküler bakışının bir ihlalini temsil etmektedi...

ACIYI ÖFKEYİ BASTIRMAK

Resim
Bir insana sapıklığının başka bir toplumda sorun olmayacağını, çünkü içinde yaşadığımız toplumun hasta olduğunu, kişileri kısıtladığını ve onları belli davranışlara zorladığını söylediğimiz zaman, bu sözlerimiz ona fazla bir yarar sağlamayacaktır. Bu insan, tarihe geçebilecek eşsiz bir varlık olması hâlinde bile kendini ihmale uğramış, yanlış anlaşılmış hissedecek ve gerçek trajedisi bizim bu “yorumumuzla” küçümsenmiş olacaktır. Çünkü bir sapıklığı olan bu insanda anlamamız gereken, onun yineleme zorlantısında kendini dışa vuran kişisel öyküsüdür... Bu öykünün belirlenmesinde kuşkusuz toplumsal baskıların da önemli bir payı olmuştur. Ancak bu toplumsal öğeler kişinin ruhunda soyut bilgiler olarak yer almazlar; yaşamın ilk yıllarında çocuğun ana/babası ile ilgili güçlü duygusal yaşantıları aracılığı ile çocuğun “ruhuna işleyerek” etkin olurlar. Dolayısıyla bunları açıklamalarla çözüp ortadan kaldıramayız; ortadan kaldırılmaları yine yaşantılar yoluyla ve yetişkin kişiyi...

GERÇEK BENLİĞİN GİZLENMESİ

Resim
Hastanın duygularını yaşama yeteneğini kazanması uzun zaman önce bilinç dışına itilen eski ihtiyaçların ve isteklerin baskıdan kurtularak canlanmasına yol açmakla birlikte, hastanın bunları kendini kendini cezalandırmadıkça doyurmasına imkân yoktur. Bazı istek ve ihtiyaçların da artık hiçbir şekilde doyurulması mümkün değildir, çünkü bunlar çok gerilerde kalan sitüasyonlarla ilintilidir (küçük çocuğun tümüyle ona yönelen verici anneye duyduğu anında doyum arayan şiddetli ihtiyacı buna örnek gösterebiliriz).  Fakat terapide hemen her zaman yüzeye çıkan başka şimdiki yaşamda doyurulabilen ve doyurulması gereken ihtiyaçlar da vardır... Örneğin insanın daha doğum sonrasındaki ilk çığlığı ile baş gösteren, kendini özgürce ifade etmeye, kendini sözlerinde, jestlerinde, davranışlarında, sanatta ve her türlü ifade ortamında “ne ise o olarak ortaya koymaya” duyduğu temel ihtiyaç bunlardan biridir. Çocukken gerçek benliğini başkalarından ve kendinden gizlemek zorunda kalan k...