Çocukluk geçmişine ait ilk anılar

Önceleri kendime çocukken içinde bulunduğumuz yalnızlığın ve terk edilmişliğin ne kadar büyük olduğunu kavrayabilmemizin mümkün olup olmadığını sorardım. Artık bunu kavramanın mümkün olduğunu biliyorum...

Burada yalnızlığından söz ettiğim çocuklar sahipsiz ve kendi başına bırakılmış olanlar ve bu gerçekle büyüyerek hayat çarkına karışanlar değildir.

Pek çok, özenle büyütüldüğünü savunan ve mutlu bir çocukluk tablosu çizen insan da terapide çare aramaktadır; sözünü ettiğim kimseler bunlardır.

Bu insanlar imkanları olan, üstelik geliştirebilecekleri birçok yeteneklere sahip bulunan, zengin üretimlerinden, üstün performanslarından ötürü kutlanan kimselerdir.  Bunlar çocukken daha bir yaşına varmadan altlarını kirletmemeyi öğrenmişlerdir; çoğu henüz beş yaşına varmadan küçük kardeşlerinin bakımına adamakıllı katkıda bulunmuştur.

Genelde geçerli olan düşünceye göre, çoğu zaman ana/babaların ‘medar-ı iftihari’ olan bu insanların güçlü ve karalı bir öz güvene sahip olması gerekir; ancak gerçekte durum bunun tamamen tersidir...

El attıkları her işi iyi, bazen de mükemmelliğe varan düzeyde başarırlar, hayranlık uyandırırlar, belki de kıskanılırlar; fakat bütün bunların bir yararı olmaz.

Parlak görünümlerinin altında bunalım, boşluk duygusu, kendine yabancılaşmış olma ve varlıklarının anlamsız olmasından duydukları kuşkular pusuda bekleyerek zayıf bir anı kollar.

En büyük olmanın iksiri etkisini kaybedince, bir numara olamadıkları ya da zirvede kalamadıkları zaman, ya da ideallerindeki kişi gibi olmak isteyip bunu başaramadıkları zaman bunalım atağa kalkar.

Bu parlak insanlar zaman  zaman korkuların, güçlü suçluluk ve utanç duygularının altında ezilirler. Bu denli zengin yetenekleri olan böyle kimselerin derinlerden gelen rahatsızlığının kaynağı ne olabilir?

Daha ilk görüşmede ana/babalarının, en azından bunlardan birinin anlayışlı kimseler olduğunu ve çevrelerini iyi anlayamamışlarsa bunda suçun ana/babalarından değil kendilerinden, kendilerini iyi ifade edememiş olmalarından kaynaklandığını duyurmak telaşı içindedirler.

Çocukluk geçmişine ait ilk anılarını yansız kuru bir biçimde ve bir zamanlar kendileri olan çocuğa herhangi bir duygusal yakınlık duymadan anlatırlar. Bu katı tavırları özellikle göze batar. 

Çünkü ayrıntılara eğilen, içe bakış yeteneğine sahip kimseler oldukları ve başkalarından söz edilirken duygulandıkları, onların düşüncelerini algılayarak empati ile yaklaştıkları ortadadır...

Katıldıkları sadece kendi çocukluk dünyalarına yöneliktir. Bu dünya ile ilişkilerine saygı noksanlığı, her şeyi kontrol altında tutma dürtüsü ve başarılı olma baskısı egemendir. Yaklaşımlarında aşağılamalara, ironiye ve alaylara, hatta bir zamanki çocuğu hedef alan tepeden bakarcasına eleştirilere sıkça rastlanır.

Davranışlarında bunların ötesinde en fazla rastlanan, kendi çocukluk yazgılarına karşı duygusal bir anlayışın hiçbir şekilde bulunmaması, bu yazgıyı ciddiye almayışları, ayrıca da baskı derecesine varmış bir başarılı olma isteği dışındaki gerçek ihtiyaçlarından tamamen habersiz olmalarıdır...

İlk yıllarda yaşadıkları dramı içselleştirmeyi o kadar mükemmel bir biçimde başarmışlardır ki, “geçmişte yaşanan güzel çocukluk” yanılsaması bütün acılara karşın dimdik ayakta kalabilmiştir.

Günümüzde koruyucu ruh sağlığı kavramı çok önem kazandı. Artık sorunlar ortaya çıkmadan ruh sağlığını koruma amaçlı  pekçok çalışma mevcut.
Ortaya çıkan sorunların da çözümü mümkün mutlaka. Bu sorunların çözümünde yararlanılan teknikler içinde EMDR yaklaşımı çok önemli bir yere sahip.

Hangi sorunlar için etkili bir yöntemdir ?

EMDR, dünyada çok sayıda psikolojik sorunda uygulanmaktadır.
Panikatak, korkular, kaygılar ( sınav, sosyal kaygı, performans kaygısı ), aile, eş ilişki problemleri, takıntılı davranış ya da düşünceler, uyku ve  yeme bozuklukları, depresyon, yas, travma sonrası stres problemleri, cinsel sorunlar gibi problemler, EMDR’nin  çalışma  alanlarıdır.

Genellikle 2-3 seanstan sonra amaçlanan hedeflere  ne kadar sürede ulaşılabileceği ile ilgili terapistin bir öngörüsü oluşabilir.

Bazen 5-10 seansta sorunlar çözülürken,  kişilik bozukluğu gibi geniş çalışma yapılması gereken vakalarda bu çalışma uzayabilir.

Bu yöntem neden tercih edilmelidir?

Genelde travmatik bir şey olduğunda, bu, sinir sistemimde orijinal resim, sesler, düşünceler ve duygularla birlikte hapsolur. Deneyim orada kilitli olduğundan hatırlatıcı bir şey ortaya çıktığında yeniden tetiklenmeye devam eder.
Bu, kontrol edemiyor gibi göründüğümüz pek çok rahatsızlık, korku ve çaresizlik gibi olumsuz duyguların temelini oluşturuyor olabilir. Bunlar aslında geçmiş tecrübeyle bağlantılı duyguların tetiklenmesidir.

Rahatsızlık verici olaylar beyinde izole olmuş bir anı ağında depolanabilir. Bu durum kişinin psikolojik olarak sağlıklı olmasını engeller. Eski malzeme defalarca tetiklenir durur. Bu durumu çözmek için ihtiyacınız olan bilgi beynin başka bir yerinde, başka bir ağdır.

Balıkçıların hayatlarının yarısını karada geçirmesinin sebebi ağ temizlemesidir.
Nereye atılırsa atılsınlar, ağ gözlerini tıkayan her türlü atık, döküntü ve balçık toplanır ve deniz yosunları ağ iplerinin her yanına dolanır. Bunlar zamanla ağı aşındırarak delikler ve sızıntıya neden olan açıklıkları oluşturur. Müdahale edilmediği takdirde, çok geçmeden tüm ağ kullanılmaz hale gelir.

Beyin de akson ve sinapslardan oluşmuş bir ağdır ve düşünce okyanusuna atıldıkça ne yazık ki hasar ve aşınmaya maruz kalır. 

EMDR “Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işlenme”ye başlandığında  bu iki ağ birbirine bağlanıp, yeni bilgi zihne girip eski sorunlar çözülebilmektedir.

Sevgiyle Kalın 

Uzman Sosyolog Terapist
Kürşat Şahin YILDIRIMER
0532 603 30 06

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilinç Öncesi ve Bilinç Dışı Nedir

Davranış Kalıpları

Evlilikte cinsel yaşantımızı gölgeleyen sorunlar