Bilinçli Kişiliğimiz

Bilinçdışı zihin, içeriğini daha şuurlu bir kişilik gerçekleştirip özümseyebileceği bilinç düzeyine çıkarmak arayışındadır.

Her insan ruhunun büyümeye, bilinçdışının içeriğiyle birleşmeye, tüm eksik parçaları bireysel bir bütünlüğe doğru toplamaya, tam ve bilinçli olmaya yönelik doğuştan evrimsel bir itkisi vardır.

Jung, bilinçdışının esas kaynak olduğunu belirtir. Bilinçli zihnimizin ve ego kişiliğimizin oluştuğu esas doku.

Bilinçli kişiliğimizin fonksiyonel parçaları olarak geliştirdiğimiz bütün değerler, fikirler, duygular, yetenekler ve tavırlar, bilinçdışının ham ve ilkel dokusundan kaynaklanmıştır.

Bunu daha iyi anlamak için gözümüzün önüne denizden ağır ağır yüzeye yükselen bir mercan adası getirebiliriz. Okyanus bu adayı yavaş yavaş kendi dokusundan meydana getirmiştir ve sonuçta onu suyun üstüne, gün ışığına doğru iter.

Toprağın üst tabakası ve bitki örtüsü asırlar sonra gelişir, hayvan ve insanlar ortaya çıkar. Küçük ada insan hayatının ve bilincinin minik bir merkezi olur. Engin okyanus gibi, kolektif bilinçdışı küçük bir ada doğurur; bu bilinçli ruh, ego, kendisini fark eden parça “Ben”dir.

Bu küçük ego zihin bilinçdışının enginliğiyle çevrelenmiştir. Yüce ve asil bir görevi, yaşanacak özel bir yazgısı vardır. Bu evrimde onun rölü, bilinçli zihin kişinin bütünlüğünü gerçekten yansıtıncaya kadar, bilinçdışıyla giderek daha çok birleşmektedir.

Bütün insanlık evrimsel bir Gücün pençesindedir. Kolektif bilinçdışı bu süreçte yeni bir aşamaya geldiğinde hiçbir engele baş eğmez. 

Günümüzde koruyucu ruh sağlığı kavramı çok önem kazandı. Artık sorunlar ortaya çıkmadan ruh sağlığını koruma amaçlı  pekçok çalışma mevcut.
Ortaya çıkan sorunların da çözümü mümkün mutlaka. Bu sorunların çözümünde yararlanılan teknikler içinde EMDR yaklaşımı çok önemli bir yere sahip.

Hangi sorunlar için etkili bir yöntemdir ?

EMDR, dünyada çok sayıda psikolojik sorunda uygulanmaktadır.
Panikatak, korkular, kaygılar ( sınav, sosyal kaygı, performans kaygısı ), aile, eş ilişki problemleri, takıntılı davranış ya da düşünceler, uyku ve  yeme bozuklukları, depresyon, yas, travma sonrası stres problemleri, cinsel sorunlar gibi problemler, EMDR’nin  çalışma  alanlarıdır.

Genellikle 2-3 seanstan sonra amaçlanan hedeflere  ne kadar sürede ulaşılabileceği ile ilgili terapistin bir öngörüsü oluşabilir.

Bazen 5-10 seansta sorunlar çözülürken,  kişilik bozukluğu gibi geniş çalışma yapılması gereken vakalarda bu çalışma uzayabilir.

Bu yöntem neden tercih edilmelidir?

Genelde travmatik bir şey olduğunda, bu, sinir sisteminde orijinal resim, sesler, düşünceler ve duygularla birlikte hapsolur. Deneyim orada kilitli olduğundan hatırlatıcı bir şey ortaya çıktığında yeniden tetiklenmeye devam eder.
Bu, kontrol edemiyor gibi göründüğümüz pek çok rahatsızlık, korku ve çaresizlik gibi olumsuz duyguların temelini oluşturuyor olabilir. Bunlar aslında geçmiş tecrübeyle bağlantılı duyguların tetiklenmesidir.

Rahatsızlık verici olaylar beyinde izole olmuş bir anı ağında depolanabilir. Bu durum kişinin psikolojik olarak sağlıklı olmasını engeller. Eski malzeme defalarca tetiklenir durur. Bu durumu çözmek için ihtiyacınız olan bilgi beynin başka bir yerinde, başka bir ağdır.

Balıkçıların hayatlarının yarısını karada geçirmesinin sebebi ağ temizlemesidir.
Nereye atılırsa atılsınlar, ağ gözlerini tıkayan her türlü atık, döküntü ve balçık toplanır ve deniz yosunları ağ iplerinin her yanına dolanır. Bunlar zamanla ağı aşındırarak delikler ve sızıntıya neden olan açıklıkları oluşturur. Müdahale edilmediği takdirde, çok geçmeden tüm ağ kullanılmaz hale gelir.

Beyin de akson ve sinapslardan oluşmuş bir ağdır ve düşünce okyanusuna atıldıkça ne yazık ki hasar ve aşınmaya maruz kalır. 

EMDR “Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işlenme”ye başlandığında  bu iki ağ birbirine bağlanıp, yeni bilgi zihne girip eski sorunlar çözülebilmektedir.

Sevgiyle Kalın 

Uzman Sosyolog Terapist
Kürşat Şahin YILDIRIMER
0532 603 30 06

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilinç Öncesi ve Bilinç Dışı Nedir

Davranış Kalıpları

Evlilikte cinsel yaşantımızı gölgeleyen sorunlar