Cinsel dürtü bozukluğu

Cinsel dürtü bozukluğu aşırı seks veya mastürbasyon yapma isteğine engel olamama olarak tanımlanır. Cinsel dürtü bozukluğu olan kişiler genellikle bu isteklerini paylaşacakları kişileri seçme konusunda seçici davranmazlar. 

Cinsel dürtü bozukluğu olan kişiler;

Çoğu zaman bir gün içerisinde farklı kadınlarla birlikte olduklarını dile getirirler.
Düzenli ve tek eşli bir ilişki sürdüremezler. Bir ilişkiye başlamış olsalar bile kadınlar/erkeklerle de cinsel ilişkiyi düşünürler.

Genellikle seçtikleri cinsel partnerlerinin dış görünüşüne, kişiliğine vs. niteliklerine önem vermezler.

Gün boyunca zihinlerini sürekli olarak cinsellik meşgul eder.

Diğer dürtü bozukluklarında olduğu gibi cinsel dürtü bozukluğunda da yapılan eylem sonrası suçluluk hissi oluşur.

Cinsel dürtü bozukluğu ilk olarak aşırı mastürbasyon ile başlar. Genç erişkinlik dönemlerinde aşırı mastürbasyona yönelen, pornografik ögelerle sürekli vakit geçiren kişi, bir süre sonra cinsel partnerlerle ilişkiye girmeye başlar. 

Bu ilişkilerde bir haz alma arzusu söz konusu değildir. Amaç cinsellik dürtüsünün verdiği huzursuzluğu gidermektir. Kontrol edilemeyen bir cinsellik dürtüsü vardır, düşünceleri sürekli cinsellikle ilgidir.

Seks bağımlısı olarak tanımlanan kişiler, 6 aydan fazla bir süre tek eşliliği sürdürememekte, cinsel partneri konusunda seçici davranmadan kolayca cinsel ilişkiye girmekte, cinsel istek ve arzularını kontrol altına almakta güçlük çekmektedir. 

Cinsel ilişki sonrası kısa süreli bir rahatlama hissedilir. Fakat bu rahatlama duygusu yerini çoğu zaman suçluluk duygusuna bırakır. Suçluluk duygusu kadınlarda daha fazla hissedilmekle birlikte, erkeklerde bazen hiç hissedilmediği de bilinmektedir. 

Seks bağımlılığının, erkeklerde %3, kadınlarda ise %1 oranda görüldüğü bilinmektedir.

İnternet kullanımının artışı, pornografik ögelere ve cinsel partnerlere ulaşmanın kolaylaşması ve siber seks ile birlikte bu oranlarda artış olduğu da gözlenmektedir. 

Seks bağımlılığı yaşı genellikle genç erişkinlik ve yaşlılık dönemleri arasındadır. Seks bağımlılığının eğitim, kültür, kariyer ya da sosyoekonomik düzeyle bir ilişkisi yoktur. 

Her meslekten kişide görülebilen bir rahatsızlıktır, fakat bu bağımlılık da diğerlerinde olduğu gibi kişinin ilişkilerini, sosyal yaşamını, işini derinden etkilemektedir. Kimi zaman kariyerini tehdit etmektedir.

Bağımlılar tarafından seçilen seks partnerleri genellikle her yaştan, her kesimden olabilir. Herhangi bir nitelik aranmaz. 

Cinsel ilişki öncesi duyulan yoğun arzu, ilişki sonrası geçer. Bu arzu yerini bir başka beden arayışına bırakır. 

İlişki esnasında yükselen mutluluk hormonları ile birlikte, kişi depresyondan, stresten, düşünmek istemediği birçok sıkıntısından kurtulduğunu hisseder. Bu da çoğu bağımlılıkta olduğu gibi, cinsel ilişkinin de stresten ve bir çok düşünceden uzaklaşmak amacıyla tercih edildiğini göstermektedir.

Seks bağımlılığı görülen kişiler, genellikle çocukluğunda sevgi ve ilgiden yoksun bırakılmıştır. 

Hissedilen değersizlik duygusu, çocuklukta sıkça mastürbasyon yapmaya yöneltirken bu alışkanlık yerini genç erişkinlikte cinsel ilişkiye bırakır. 

Çocukluk çağında cinsel tacize maruz kalan kişilerde de seks bağımlılığı görüldüğü bilinmektedir. Seks bağımlılığını tetikleyen bir diğer unsur ise internet aracılığıyla pornografik ögelere kolay ulaşılabilmesidir.

TEDAVİ YÖNTEMİ:

Cinsel dürtü kontrol bozukluğu yaşayan, seks bağımlısı kişilerde genellikle depresyon ve çocuklukta yaşanan travmatik olaylar bulunmaktadır. 

Kendisinde seks bağımlılığı olduğunu hisseden, dürtülerini kontrol edemeyen kişiler terapi olmak istediklerinde, uzmanlar farklı psikoterapi yöntemleri ile destek sağlamaktadır. 

Psikoterapi çocuklukta var olan travmatik olayların ortaya çıkışını kolaylaştırmakta, ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. 

Travma kaynaklı cinsel dürtü kontrol bozukluğu tedavisinde EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma) kullanılan bir diğer tedavi yöntemidir.

Hangi sorunlar için etkili bir yöntemdir ?

EMDR, dünyada çok sayıda psikolojik sorunda uygulanmaktadır.
Panikatak, korkular, kaygılar ( sınav, sosyal kaygı, performans kaygısı ) , aile, eş ilişki problemleri, takıntılı davranış ya da düşünceler, uyku ve  yemebozuklukları, depresyon, yas, travma sonrası stres problemleri, cinselsorunlar gibi problemler, EMDR’nin  çalışma  alanlarıdır.

Genellikle 2-3 seanstan sonra amaçlanan hedeflere  ne kadar sürede ulaşılabileceği ile ilgili terapistin bir öngörüsü oluşabilir.

Bazen 5-10 seansta sorunlar çözülürken,  kişilik bozukluğu gibi geniş çalışma yapılması gereken vakalarda bu çalışma uzayabilir.

Bu yöntem neden tercih edilmelidir?

Genelde travmatik bir şey olduğunda, bu, sinir sistemimde orijinal resim, sesler, düşünceler ve duygularla birlikte hapsolur. Deneyim orada kilitli olduğundan hatırlatıcı bir şey ortaya çıktığında yeniden tetiklenmeye devam eder.
Bu, kontrol edemiyor gibi göründüğümüz pek çok rahatsızlık, korku ve çaresizlik gibi olumsuz duyguların temelini oluşturuyor olabilir. Bunlar aslında geçmiş tecrübeyle bağlantılı duyguların tetiklenmesidir.

Rahatsızlık verici olaylar beyinde izole olmuş bir anı ağında depolanabilir. Bu durum kişinin psikolojik olarak sağlıklı olmasını engeller. Eski malzeme defalarca tetiklenir durur. Bu durumu çözmek için ihtiyacınız olan bilgi beynin başka bir yerinde, başka bir ağdır.

Balıkçıların hayatlarının yarısını karada geçirmesinin sebebi ağ temizlemesidir.
Nereye atılırsa atılsınlar, ağ gözlerini tıkayan her türlü atık, döküntü ve balçık toplanır ve deniz yosunları ağ iplerinin her yanına dolanır. Bunlar zamanla ağı aşındırarak delikler ve sızıntıya neden olan açıklıkları oluşturur. Müdahale edilmediği takdirde, çok geçmeden tüm ağ kullanılmaz hale gelir.

Beyin de akson ve sinapslardan oluşmuş bir ağdır ve düşünce okyanusuna atıldıkça ne yazık ki hasar ve aşınmaya maruz kalır. 

EMDR “Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işlenme”ye başlandığında  bu iki ağ birbirine bağlanıp, yeni bilgi zihne girip eski sorunlar çözülebilmektedir.

Uzman Sosyolog Terapist
Kürşat Şahin YILDIRIMER
0532 603 30 06














Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilinç Öncesi ve Bilinç Dışı Nedir

Davranış Kalıpları

Evlilikte cinsel yaşantımızı gölgeleyen sorunlar