Sembolik Hayal Gücü

Toplumumuzun hayal gücüne karşı kolektif bir önyargısı vardır. Bu, insanların söyledikleri şeylere yansımaktadır: ‘’Sadece hayalini kuruyorsun,’’ veya ‘’Burada gerçek hiçbir şey yok. Sadece kuruyorum.’’ Sembolik olanın kurgusal olduğu ile ilgili genel kanı yüzünden birçok insan otomatik olarak içsel deneyimleri kovar.

Onlar, ‘’Sadece kendi kendime konuşuyorum,’’ veya ‘’Sadece kuruyorum; anlamsız bir şey,’’ diye düşünürler. Aslında kimse hayal gücü içinde bir şeyi kurmaz.

Ortaya çıkan imgeler bilinçdışından gelmektedir. Muhakkak içsel deneyim semboliktir fakat bu semboller vasıtasıyla kendimizin daha derin ve daha büyük yönlerine ulaşırız. 

Doğru bir şekilde anlaşıldığında, sembolik aktiviteler ruhsal enerjileri bilinçli aklın kavrayabileceği imgelere dönüşürler. Aktif hayal gücü malzemeyi bilinçli farkındalıktan çıkardığı için, gerçekleştirilmemiş perspektifler sağlar.

Deneyimler, dış olaylarla uyumlu olmasa da her zaman gerçektir. Rüya veya pasif fantezilerden farklı olarak, bilinçli ego sohbete katılır; işte bilincin bu katılımı onu aktif ve güçlü yapar.

Bilinçli ego ve bilinçdışının hayali zeminde bir araya gelişi farkındalığın bu farklı seviyeleri arasında iletişimin mükemmel bir akışını sağlamak için bize bir fırsat verir ve böylelikle kim olduğumuz ve bireyler olarak kim olabileceğimiz hakkında daha fazla şey öğreniriz.

Bu bilince girdiğinde insan ruhundaki sembolik deneyimin gücüdür: Onun bizim üzerimizdeki etkisi fiziksel deneyimin olabileceği kadar büyüktür. Onun tutumlarımızı yeniden düzenleme, bize öğretme ve davranış modellerimizi değiştirme gücü, farkında olmadan içinden geçebileceğimiz dış olaylardan daha büyüktür. Anlamlı kılındığında bütün deneyimler insanlığımızı besler.

Aktif hayal gücü içinde, içsel bir drama katılarak kendinizle çok konuşmazsınız. Daha önce hiç bilinçli bir şekilde düşünmediğiniz kendiniz ile ilgili görüşleri bilmeye ve öğrenmeye başlarsınız. İnsanlar böylesi deneyimin ‘’gerçek’’ olduğundan şüpheye düştüğünde, onlara bunun ‘’gerçekten daha gerçek’’ olduğunu söyleyebilirim.

Bu sadece dış varlığımız üzerinde somut bir tavır olmakla kalmaz aynı zamanda kişisel ötesi güçlerle bizi ilişkilendirir. Bu, hayatımızdaki daha yerel olaylardan daha derine giden gerçeklere dokunur.

Sağlıklı bir ego ihtiyacını yok etmekten daha fazla iç figürlerinizden kurtulmazsanız fakat onlar arasında savaş kurmaktansa ilgiyi kolaylaştırabilirsiniz.
-JOHNSON & RUHL-

Günümüzde koruyucu ruh sağlığı kavramı çok önem kazandı. Artık sorunlar ortaya çıkmadan ruh sağlığını koruma amaçlı  pekçok çalışma mevcut.
Ortaya çıkan sorunların da çözümü mümkün mutlaka. Bu sorunların çözümünde yararlanılan teknikler içinde EMDR yaklaşımı çok önemli bir yere sahip.

Beyin de akson ve sinapslardan oluşmuş bir ağdır ve düşünce okyanusuna atıldıkça ne yazık ki hasar ve aşınmaya maruz kalır. 

EMDR “Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işlenme”ye başlandığında  bu iki ağ birbirine bağlanıp, yeni bilgi zihne girip eski sorunlar çözülebilmektedir.

Sevgiyle Kalın 
Kürşat Şahin YILDIRIMER 
Uzman Sosyolog Terapist 
0532 603 30 06



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilinç Öncesi ve Bilinç Dışı Nedir

Davranış Kalıpları

EMDR, Panik Atak ve Anksiyete İlişkisine Dair İnceleme