Çocuğa Hitap Şekli ve Çocuk Odaklı Olmak



Yaşamımızda hepimizin çeşitli rolleri var. Öğretmen olmak, mühendis, sanatçı olmak,  eş olmak, asker olmak, teyze, hala, babaanne olmak gibi...Çocuğumuzla ilişkimizdeki rolümüz ise anne ve baba olmak. Çocuğumuzdan birinci derecede bizim sorumlu olduğumuzu düşünürsek, ona nasıl baktığımız, nasıl gördüğümüz, bu rolümüzü belirleyen en önemli unsur.


    Hani ‘’hiç büyümesen hep böyle kalsan’’ deriz bazen, hep sevimli kalsın, biz onu sevelim, mıncık mıncık edelim isteriz. Biz çocuğumuza nasıl hissettirirsek çocuk da kendisine biçilen bu role bürünür, benimser ve öyle davranır gerçekten!!

    Bir çocuğa ‘’yaramaz oğlum benim, cin gibisin çok tatlısın ama çok yaramazsın be yavrum’’ diye  hitap ettiyseniz, çocuk önce bu durumu anlamaya hazmetmeye çalışır, sonra o role bürünür ve bu rolü oynamaya devam eder. Ona ne denilirse ona inanır çünkü.


    Okulda tembel  damgası yiyen bir çocuk tembel olduğuna inanır, gerçekten öyle değilse bile, ne  yapsam olmayacak düşüncesi ile pes eder, kendisini varetmek için başka yollar denemeye çalışır ama ders çalışmaz.

 Anne babaların bu hitap şekillerinden en fazla kullandıkları ‘’anneciğim, babacığım, bebeğim, aşkım , sevgilim“ gibi çocuğu fazlaca sahiplenen, sınırlarına giren , işgal eden bir tutum sergilediklerini görüyoruz.

    Herşeyden önce çocuğumuzun bir adı var, bazı özellikleri de var. Anne babalar bu ifadeleri sevgi dili olarak kullanıyorlar. Fakat çocuğu fazlaca odak yapmak, sen herşeyden önemlisin mesajını vermek sandığımız kadar olumlu bir etki yaratmıyor çocukta. Anne ve babaların veya bakımveren kişinin çocuğa yönelttiği SEVGİ DİLİNİ çocuk nasıl algılıyor, bizim çalışmalarımızda ilgilendiğimiz bölüm bu…


    Aşkım, paşam, aslanım, prensesim gibi ifadelerden kaçınmak gerekli. Bu ifadelere, çocuğu fazlasıyla yücelten, çok önemli hissettiren, aynı zamanda korumacı, işgalci bir ebeveyn tutumunu simgeleyen ifadeler de diyebiliriz.


    Çocuğumuza hissettirmemiz gereken, ONUN AYRI BİR BİREY olduğu…Nasıl ayrı bir birey olduğunu hissedecek? Destekleyici aile tutumu ile. Destekleyici tutum, gerektiği yerde yardım eden, ama çocuğun yapabileceği durumda çekilip izleyebilen bir tutum demek. Saydığımız hitap şekilleri, fazla bağlayıcı, fazla sahiplenen, korumacı tutumların bir parçasıdır ve çocuğun gelişimine ve birtakım davranış sorunlarına sebep olabilir diyebiliriz.


    Çocukların 9-11 yaşam öncesi  somut düşünceye sahip olduklarını da düşünürsek, yani, 2 yaşında bir çocuk anadilini henüz öğreniyor iken, anne dediği kişi  ona da anneciğim diyor. Çocuğun bu durumu algılaması ne kadar zor, tahmin edersiniz….Şaşıracak, anlamakta zorlanacak, kafası karışacaktır. Yine sevgilim diye seslenen bir baba düşünelim. Babası annesine sevgilim diyor, kendisine de SEVGİLİM diyor; çocuk bu durumu nasıl algılayacak ve kendisinin anneden ne farkı olacak ? 


    Anlam karmaşası, somut düşüncenin etkisi, fazla bağlayıcı, odak yapan tutumlar açısından baktığımızda, bu gibi hitap şekillerinin çocukta sanıldığı gibi olumlu değil, olumsuz etki yaptığını ve zarar verdiğini özellikle vurgulamamız gerekli diye düşünüyorum.


     ‘’Çocuk odaklı olmak’’ çok kullanılıyor, bu ne demek ? Ailede çocuk için yaşanıyor, tüm aile programları çocuğa göre yapılıyor, ortada çocuk ve dünya çocuğun etrafında dönüyor. Bu duruma maruz kalan çocuk, tüm ilişkilerinde odak olmayı, ihtiyaçlarının karşılanması ve hep anlaşılmayı bekleyen bir kişilik geliştiriyor.


    Fazla övülen çocuklarda narsistik özellikler oluşabiliyor. Yaşamdaki duygusal kırılmaları, hayal kırıklıkları da çok ağır oluyor. Agresivite, ilişkilerden kaçınma , depresyon ortaya çıkabiliyor.


    Adacığım, Nalancığım gibi ifadeler de aynı kategoride. Çocuğa kendi ismi ile hitap edilmeli veya kızım, oğlum, evladım  gibi ifadeler de  kullanılabilir. Sevgi ve saygıyı çocuğa hissettirmek, onu diğer ilişkilere hazırlamak, güvende hissetmesini sağlamak, anne babaların görevlerinin en önemlisi diyebiliriz.


Sevgiyle Kalın


Kürşat Şahin YILDIRIMER 

Uzman Sosyolog Terapist 

0532 603 30 06

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilinç Öncesi ve Bilinç Dışı Nedir

Davranış Kalıpları

Evlilikte cinsel yaşantımızı gölgeleyen sorunlar