EVLİLİĞİ KORUYAN NEDİR...


 Eski geleneksel anlayışa dayalı, desteklerini geleneksel sosyal yaşamda bulan görece “dayanıklı” aile yapısı geçmişte kalmıştır.

 

Aile artık, kurulduktan sonra dağılması için kendi içinde nedenler taşıyan ve sosyal sistem tarafından da bu nedenlerin dikkate alındığı hatta onaylandığı bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tarih, aile terapilerinin “ailenin bir yapı olarak korunması” misyonu ile başladığını gösterir. Ancak bugün aile terapistleri hem modern terapi hem de değişen aile anlayışı gereği olarak nötral bir pozisyon sergilerler.


Erkek ve kadınların ilişkilerindeki sıkıntı veren duygular karşısında farklı davranmalarından ortaya böyle vahim sonuçlar çıkabildiğine göre, çiftler birbirlerine karşı hissettikleri sevgi ve şefkati korumak için ne yapabilirler; kısacası, evliliği koruyan nedir? 


Evliliklerini yıllarca başarıyla sürdürebilmiş çiftlerin etkileşimlerinin izlenilmesi sonucunda, evlilik araştırmacıları, kadınlara ve erkeklere ayrı ayrı öğütlerle birlikte, her ikisi için de geçerli olabilecek bazı genel tavsiyelerde bulunmaktadırlar.


Genelde erkekler ve kadınlar birbirlerinden farklı duygusal ayarlara ihtiyaç duyarlar. Erkeklere verilen öğüt; sorundan kaçmamak ve eşleri bir üzüntü konusunu ya da anlaşmazlığı gündeme getirdiğinde, bunu belki de ilişkilerinin sağlıklı ve yolunda gitmesini amaçlayan bir sevgi hareketi olarak yaptıklarını kavramaktır (yine de bir kadının ters davranmasında başka etkenler söz konusu olabilir). 

Şikâyet nedenleri için için birikmeye devam ederse, basınç giderek artar ve sonunda patlamaya yol açar. Oysa bunlar dile getirilip çözüm yolu bulunursa, basınç ortadan kalkar. 

Kocaların fark etmesi gereken, öfke ve hoşnutsuzluğun kişisel saldırıyla eş anlamlı olmadığıdır. Karılarının duyguları çoğu kez sadece bir şeylerin altını çizip o konu hakkındaki hislerinin yoğunluğunu vurgular.


Erkekler ayrıca fazla erken bir pratik çözüm önerisiyle tartışmayı kısa kesmemeye özen göstermelidir; genelde kadın için önemli olan, kocasının şikâyetini duyduğunu hissetmesi ve konu hakkında hissettiklerine, aynı fikirde olmasa bile empati gösterebilmesidir. 

    Kadınlar erkeğin bir öneride bulunmasını, hislerinin önemsiz bulunup kenara itilmesi şeklinde yorumlayabilir. 

Öfkenin hararetine karşın karılarının şikâyetlerini ıvır zıvır şeyler diye bir kenara itmek yerine konuşmayı sürdürebilen kocalar, eşlerinin kendilerine kulak verildiği ve saygı gösterildiğini hissetmesine yardımcı olurlar.


En önemlisi, kadınlar, kocaları aynı fikirde olmasa da, hissettiklerinin kabul görmesini ve onaylayarak saygıyla karşılanmasını isterler. Çoğu kez kadınlar, görüşlerinin işitilip duygularının kaydedildiğini hissedince sakinleşirler.


Kadınlara verilen öğüt de buna oldukça paraleldir. Erkekler için, karılarının şikâyetlerini çok yoğun bir şekilde dile getirmesi önemli bir sorun olduğundan, kadınların kocalarına saldırmamaya bilinçli bir şekilde çaba göstermeleri gereklidir. Yaptıklarından yakınabilirler, ama kişiliklerini eleştirmekten ve aşağılamktan kaçınmalıdırlar. 


Şikâyetler karaktere yönelik bir saldırı değildir; daha çok belirli bir hareketin sıkıntı yarattığının açık bir ifadesidir. Öfkeli bir kişisel saldırı hemen hemen kesin olarak erkeğin savunmaya geçmesine ya da araya duvar örmesine yol açacak, bu da kadını iyice açmaza sokarak kavgayı tırmandıracaktır. 


Yardımcı olabilecek bir başka şey de, kadının şikâyetini dile getirirken, bunu, kocasına karşı duyduğu sevgiyi teyit eden daha geniş bir bağlam içinde yapmasıdır.


AİLE TERAPİSİ GEREKTİREN DURUMLAR

Eşler arasında süregen ve/veya tekrarlayıcı kişilerarası sorunlar.


Aile üyeleri arasında bağımlılığı sürdüren sorunlar.


Durumsal, dönemsel, travmatik krizler.


Ergenlik dönemi sorunları.


Yaşam dönemlerine bağlı krizler.   


Psikiyatrik hastalıklar ve Psikosomatik hastalıklar.

 

Bedensel hastalıklar.


Çocuklarda ortaya çıkan davranış sorunları.


Alkol ve madde bağımlılıkları.


Karar alma süreçlerinde aksamalar.


Aile içi şiddet.


Sevgiyle Kalın 

Kürşat Şahin YILDIRIMER 

Uzman Sosyolog-Terapist 

0532 603 30 06


Kaynakça:

GOLEMAN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilinç Öncesi ve Bilinç Dışı Nedir

Davranış Kalıpları

EMDR, Panik Atak ve Anksiyete İlişkisine Dair İnceleme